16 Mart 2018 Cuma

Türkiye'de devrimci kadın olmanın cezası: İşkencede tecavüz...

Asiye Zeybek Güzel, İşçinin Yolu isimli gazetenin bir dönem Yazı İşleri Müdürlüğü'nü de üstlenmiş bir gazeteci. 26 Şubat 1997'de, işten eve döndüğü bir gün evinde karakol kuran polislerce gözaltına alındı.

İki yıl sonra işkenceyle öldürülen Sendikacı Süleyman Yeter'in de aralarında bulunduğu 14 kişi ile birlikte MLKP isimli örgüte üye olmak iddiası ile gözaltına alınan Asiye Zeybek Güzel, 14 gün boyunca gözaltında tutulduğu Emniyet Müdürlüğü'nde hem işkence gördü, hem de tecavüze uğradı.
İşkence ve tecavüz sonucu hakkındaki suçlamaları kabul eden Asiye Zeybek Güzel, polislerin yönlendirmesi ile önce itirafçıların kaldığı Kırklareli Cezaevi'ne ve adli suçluların yanına gönderildi.

Yaşadığı olayın travması yüzünden başından geçenleri tam 8 ay boyunca hiç kimseye anlatamadı.

Bu esnada ailesine daha yakın olan bir cezaevine nakledilme talebi kabul edilmeyen Güzel, bir süre açlık grevi yaptı ve sonunda talebi kabul edildi. Güzel de, Gebze Cezaevi'ne nakledildi.

Güzel, başından geçenleri ilk olarak sekiz ay sonra çıkarıldığı mahkemede anlattı. Güzel'in "İşkencede Bir Tecavüz Öyküsü" isimli kitabı işte bu dönemde yazıldı. Yaşadıklarını, ses çıkartamayanlara ses olması için kaleme alan Güzel travmasını bu kitapla anlattı.

Kitap yayımlandıktan sonra yaşananları da medyadan takip ettiğim kadarıyla ben aktarayım.

Kendisine Emniyet'te gözaltındayken tecavüz eden polisler hakkıdna suç duyurusunda bulunan Güzel’in davası o dönem medyada yankı bulmadı, gündeme gelmedi ve mahkemece takipsizlik kararı verildi.

Karar bir üst mahkemeye gönderildi ancak değişmedi.

Bunun ardından Güzel’in avukatı dosyayı AİHM’e taşıdı. Takipsizliklerin ardından dosya AİHM’de görülmeye başlandı. Bu davada tecavüz sanıkları arasında Polis Müdürü Sedat Selim Ay da yer alıyordu. Dava sonucunda Türkiye, "etkin yargılama yapmadığı gerekçesiyle" mahkûm oldu.

Üstelik, dava ile Türkiye'nin AİHM'de mahkum olmasına yol açan Sedat Selim Ay’ın adının işkenceye ilk karışması değildi. Asiye Zeybek Güzel ve arkadaşlarının gözaltına alınıp işkence görmesinden 11 ay önce, Ay hakkında bir işkence davası daha açılmıştı. Tarih 15 Mart 1996 idi. Polis müdürü Ay'ın da aralarında bulunduğu 5 polis, Atılım gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Çiçek'in de aralarında bulunduğu 8 kişiye işkence yaptıkları gerekçesiyle yargılanmaya başlanmıştı.

2002'de sonuçlanan bu dava sonucunda Sedat Selim Ay'a zamanaşımının dolmasına bir gün kala 14 ay hapis ve 3 ay meslekten men cezası verildi. Ancak 14 aylık hapis cezası ertelendi. Mağdurların avukatları bu kez AİHM'e başvurdu. Ve Strasbourg'daki mahkeme "işkencenin saptanmasına karşın sorumluların cezalandırılmadığı" gerekçesiyle Türkiye'yi mahkum etti.

İşkence ve tecavüz ile ilgili defalarca hakkında dava açılan, Türkiye'nin mahkum edilmesine yol açan Sedat Selim Ay, Temmuz 2012'de İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne sorumlu emniyet müdür yardımcılığına atanınca Asiye Zeybek Güzel de yeniden gündeme geldi. Ak Parti içindeki yönetici poziyondaki bir grup kadının da aralarında bulunduğu pek çok isim Sedat Selim Ay'ın tecavüz davalarını anımsatarak bu atamanın iptalini talep ettiler. Ancak Başbakan Erdoğan tarafından sert bir dille eleştirilen isimlerin bu tepkileri dikkate alınmadı.

Asiye Zeybek Güzel, cezaevinde beş buçuk yıl kadar kaldıktan sonra tahliye edildi. Bu arada kitabı da yayımlanmış ve İsveç'de bir de ödüle layık görülmüştü. Yasal olarak kendi ismine düzenlenen pasaportla İsveç'e giden Güzel, hakkında 12 buçuk yıl hapis cezasının kesinleşmesi üzerine Türkiye’ye geri dönmedi. İsveç’e geldikten sonra ikinci evliliğimi yaptı, kendine yeni bir hayat kurdu. Bu arada çıkan yeni yasalar ve düzenlemelerle hapiste yattığı süre göz önünde bulundurularak cezası infaz edilmiş sayıldı.

Sonuç olarak sosyalist bir gazeteci olarak, örgüt üyeliği iddiası ile tutuklandı, gözaltında işkence gördü, tecavüze uğradı. Devletin kendisine düşman olarak gördüğü insanlara yönelik tavrını gözler önüne seren şeyler yaşadı. Bunları kitabında anlattı. Bu kitap sadece sol/sosyalist çevrelerin işkence/hapishane edebiyatının bir parçası değil, Türkiye'nin önemli bir gerçeğini gözler önüne seren çarpıcı bir anı.

0 yorum:

Yorum Gönder

 

kitaplık cini © 2010

Blogger Templates by Splashy Templates