8 Ocak 2017 Pazar

Jan janlı ambalajında bayat bir şekerleme: Hakan Nordik'ten başarısız bir polisiye "TEK"

Başarısız bir siyasi polisiye olmuş Hakan Nordik'in kitabı. Bu başarısızlığı yayınevinin yazarın ismini gizlemesi, grubun gazetelerinde onunla yapılan röportajlar vs. bile örtememiş ne yazık ki.

İddiası büyük bir kitap... Adından bile belli. Kitabın içeriğiyle hiç ilişkisi olmamasına rağmen, kolay söylenen, akılda kalan, yani reklamı kolay yapılabilecek bir slogan isim ile piyasaya sürülmüş bir kitap. "SİYASETE, CİNAYETE VE ADALETE bakışınızı değiştirecek “TEK” roman." diye tanıtılıyor arka kapağında mesela.

İçerdiği şeyler ise şöyle anlatılıyor okura:

Siyaset, güç, intikam, vahşet, umut, işkence, aşk, derin devlet, CIA, rüşvetçiler, gerçeği arayanlar, namussuzlar, kurbanlar, tarikatlar, teşkilatlar, acımasız katiller, vahşi cinayetler, medya tetikçileri, azınlıklar, acı çekenler, yalnızlar, itilmişler, unutamayanlar, unutturmayanlar, küçük starlar, satılık gazeteciler, satılık onurlar, kiralık beyinler, orospular, fildişi kulelerdekiler, sokakta yaşayanlar, Kafka adında bir köpek, uluslararası suç örgütleri, tutunamayanlar, kan kokanlar, para kokanlar, aşk kokanlar, yok olanlar, yok edilenler, adalet arayanlar, ezilenler, psikopatlar, intikamcılar, hırsızlar... KISACASI SON YILLARIN DÜNYASI ve TÜRKİYESİ...

Peki vaatlerini yerine getirebiliyor mu?

Yukarıda saydığımız unsurların tamamı kitapta var, evet ama bunlar birleşince iyi bir polisiye ortaya çıkmıyor ne yazık ki. Kısaca yanıt HAYIR!

Son yıllarda bir anda yükselen değer haline gelen İskandinav polisiyelerine yönelik göndermesi ile Hakan Nordik ismi bile ticari bir unsur olarak ayakları yere basmadan havada duruyor.

Hakan Nordik romanını “Dünyanın her köşesinde ezilenler adına başkaldırıp mücadele edenlerin ve Gezi Parkı protestolarında yitirdiğimiz kardeşlerimizin anısına” cümleleri ile ithaf ediyor. İyi de yapıyor ama kitabın ilk sayfalarındaki bu ithaf içeriği ile pek de örtüşmüyor.

Hikayesi ile 90'lardan bir öykü gibi duran TEK, günümüze erişemediği gibi janjanlı ambalajına rağmen bayat bir şekerleme gibi ne yazık ki.

DEDEKTİFİMİZİ İMHA EDEN FİNAL

İşin en keyifsiz yanı Nordik'in kitabını "siyasi polisiye" olarak tanımlamasına rağmen klasik polisiyelerde yapılmaması gereken en temel şeyle final yapması. Kimi okurlar için "sürpriz final" gibi gelen kitabın sonu cinayetleri araştıran esas oğlanın başarılı çıkarımları ile değil, katilin itirafları ile gerçekleşiyor.

Halbuki Amerikalı yazar Willard H. Wright'ın "S.S.Van Dine" takma adıyla yazdığı ve American Magazine’in 106.sayısında 3 Eylül 1928’de yayınlan “Polisiye Romanın 20 Kuralı” makalesinde bu itiraf meselesine de değinilmiştir. Van Dine 5. maddede şöyle diyor:

Suçlu mantıksal yöntemlerle tespit edilmeli, sehven, şans eseri veya kendiliğinden itiraf sonucu ortaya çıkmamalıdır. Bu, okuru içinden çıkılmaz bir labirente sürükleyip, başarısız olunca da aradığı şeyi gömleğinizin cebinden çıkarıvermeye benzer; bunu yapan yazar bir soytarıdan farksızdır.

Denebilir ki, bu ilkelerin üzerinden çok zaman geçti, ne polisiyeler yazıldı... Doğru, ama çözümün itirafla gelmesi dedektifimizi başarısız kılıyor bu gerçeği de unutmamak lazım.

Ayrıca kitabın sonunda herşeyi itiraf eden katilin yapıp ettikleri ile daha önce kendisine ait anlatılanlar arasındaki çelişkiler (annesini hiç yalnız bırakmamış olması mesela...) hiç yokmuş gibi davranılamayacak kadar sıkıntılı bir mesele.

0 yorum:

Yorum Gönder

 

kitaplık cini © 2010

Blogger Templates by Splashy Templates