22 Nisan 2014 Salı

Teneke Kent ile Bakanlıklar arasına sıkışmış bir Emanet Şehir...

Emanet Şehir, Levent Cantek'in "Ankara Üçlemesi"nin ikinci kitabı. Dumankara: Hayat Bir Yangındı ile başlayan seri, yine Dumankara'nın çizerlerinden Berat Pekmezci'nin kalın çizgileri ve siyaha bol bol boyanmış sayfaları ile hayat bulmuş.

Cantek'in hazırladığı kitaplar arasında (Deli Gücük, Alacakaranlık Zamanlar, Zifirname ve Dumankara) en başarılı tasarıma sahip olan Emanet Şehir bence. Berat Pekmezci'nin rolü tabii ki tartışılmaz.

Bir yalancının hikayesi Emanet Şehir... Başlarda biraz anlaşılmaz olmasına rağmen ortalara doğru açılıp, güçlü bir finale yollanıyor hikaye... Ancak final sanki zayıf kalmış. Bıçakla kesilir gibi bitmiyor ama ne olup ne bittiği biraz muallakta gibi.

Kitabı tartışılmaz iyi bir grafik roman yapan ise ayrıntılardaki mükemmelliyetçilik. Cantek, yıllardır çalıştığı,  iyi bildiği, bugüne kadar defalarca anlattığı (örneğin Mor Menekşeler dizisinde) 1940'lı yıllar Ankara'sını yeniden canlandırmış kitapta. Sadece Ankara'yı değil Türkiye'nin içinde bulunduğu atmosferi ve ruhsal ortamı da... Berat Pekmezci de okurunu o atmosfere sokmayı iyi başarmış.

Her halükarda "başarılı" çalışma çünkü, bir insan hikayesi Emanet Şehir, üstelik alışılmışın dışında, beklenmedik bir kahramanı olan, alaycılıktan abartıdan uzak...

Hikayenin yan karakterlerinin gerçek insanlar olması (Orhan, Ataç, Zeki Abi, vb.) de cabası.

Küçük bir not: 

Bir çırpıda okuyup bitirdiğim kitap, 1948 ile 1950 arasında bir dönemde geçiyor. Kitabın ilk bölümlerindeki DTCF olayları 1948 tarihli... Demokratlardan ve Vatan gazetesinden söz edilmesi de bunun ispatı gibi. Ancak, Şekip'in hastaneden çıktıktan sonrasında sanki Demokratlar iktidara gelmiş, Celal Bayar cumhurbaşkanı olmuş, İnönü resimleri yerine Bayar portreleri asılmış duvarlara... Ancak hastanede doktor ile konuşurken "Demokratlar iktidara gelirse" deniyor... Her halükarda, ülkede ilk kez demokratik bir seçim yapılıyor, siyaset gündemin temel maddesi oluyor. Ama kitapta, üstelik Cantek'in sözleriyle "solcuların hikayesinin anlatıldığı" kitapta buna dair tek bir gönderme yok... İlginç geldi. Paylaşayım istedim.

0 yorum:

Yorum Gönder

 

kitaplık cini © 2010

Blogger Templates by Splashy Templates