20 Nisan 2014 Pazar

Siyah kalem'in cinlerini yeniden çizebilmek...

Bir Hayaldi Gerçekten Güzel, Müstacaplıoğlu'nun okuduğum 6. kitabı. Perg serisinin 4 kitabı ve Şakird'den sonra şimdi de Mehmet Siyah Kalem namlı Türkmen çizerin cinler, yörükler, göçmen Türkleri içeren çizimlerini kendine konu edinen romanını okudum.

Kısa sürede okunan bir roman. Dili akıcı, hikayesi ilgi çekici. Üstelik "yazarın yazarlık macerasının içine baktığı" yani yazma serüvenini anlatan bir kitap.

[Mehmet Siyah Kalem'in resimleri için öykü yazmaları amacı ile Büyükada'da bir araya getirilmiş iki yazarın birbirleri ve yaşama bakışlarının mücadelesi kısaca romanın konusu...]

Yazma serüvenini biri yetenekli bir yazar, diğeri keskin kalemli bir eleştirmen üzerinden kurguluyor. Ancak kimi zaman, iyi bir yazarın yapmamaması gerektiğinin altını çizdiği hataları, kitapta kendisi de yapmış durumda Müstecaplıoğlu...

Öyküsünü yazdığı konunun tarihi enformasyonu ile okuyucuyu sıkmamak gerektiğinin farkında olan roman kahramanı yazarın aksine Müstecaplıoğlu, Büyükada'dan KızKulesine dek pek çok mekan hakkında öyle enformatif bilgiler veriyor ki okur sanki bir gezi kitabı ile karşı karşıya sanıyor kendisini.

Ernest Mandel Polisiye roman üzerine yazdığı Hoş Cinayet isimli incelemesinde modern polisiye romanın geçirdiği işlevsel değişimi şöyle anlatıyor:

Roman giderek daha başka hizmetler sunmak zorundaydı. Bizzat pazarın genişle­mesi dedektif romanının ikincil işlevi için bir uyarandı. Kitle pazarı zorlu bir rekabet demekti ama bu, katı bir biçimde saptanmış fiyatla­ra dayalı tekelci bir rekabet olduğu ve tüm bu sanayide üretim mali­yetleri hemen hemen aynı -ve düşürülemez olduğu için fiyat reka­beti söz konusu değildi. Rakipleri altetmenin tek yolu metaya ek bir kullanım değeri vermek, ek hizmetler sunmaktı.
Polisiye romanların, doğrudan "eğlendirme"nin yanısıra sağlaya­ bileceği bir hizmet de, insan uğraşılarının sayısız alanlarında yoğun, standartlaştırılmısş uzmanlık bilgisi sunmaktı.

Tıpkı Mandel'in altını çizdiği gibi Müstecaplıoğlu da bazen romanı bir uzmanlık bilgisi sunma aracına çevirmiş. Allahtan bu duruma kitap içinde çok fazla rastlanmıyor.

Ya da belki de ben bu satırları, Müstecaplıoğlu kadar iyi yazamadığım için, ona duyduğum kıskançlık ile yazıyorumdur... Kim bilir ;)



0 yorum:

Yorum Gönder

 

kitaplık cini © 2010

Blogger Templates by Splashy Templates