18 Aralık 2013 Çarşamba

Brandenburg kapısı dardır geçilmez...

İrlandalı polisiye gerilim yazarı
 
Önce kitabın arka kapağındaki tanıtım yazısına bir bakalım:

"80'li yıllarda bir eylemci Berlin'deki sokak ortasında vurulur. Paraguay'da bir arabanın çarpıp kaçtığı çok geçmeden can verir. Yaşlı bir işadamı, Asuncion'daki görkemli malikanesinde kafasına kurşun sıkarak intihar eder. 

Bu ölümlerin birbiriyle bağlantılı olduğuna inanan Gazeteci Rudi Hernandz ise olayı çözemeden korkunç bir cinayete kurban gidecektir. 

Gazetecinin akrabası Erica, AB'ye bağlı Avrupa Güvenlik İdaresi'nde uzman olarak çalışan Volkmann'ı araştırmayı sürdürmeye ikna eder.  Başlangıçta Volkmann'ın elinde işe yarar hiçbir ipucu yoktur. Sadece banda alınmış anlamsız bir konuşma ve yarısı yanmış, eski, siyah beyaz fotoğraf... 

Bu fotoğraf Avrupa tarihini elli yıl geriye götürecek korkunç bir planı açığa çıkarır: bugün de tekrarlanabileceğini bildiğimiz için, büsbütün korkunçlaşan bir planın... 

Volkmann'ın artık kendi geçmişinin acılarıyla yüzleşmekten başka çaresi yoktur."

Doğan Kitap'tan Ali Cevat Akkoyunlu imzası ile çıkan bir kitap Brandernburg. Yazar hakkında yayınevi "Eleştirmenler, Glenn Meade’in romanlarını, olay ve kurgu bakımından, Frederick Forsythe, John le Carre ve Tom Clancy’nin heyecanlı bir karışımı olarak niteliyor" yazmış.

479 sayfa süren kitapla ilgili yazılacak çok şey var lakin biraz da spoiler içereceğini önceden söyleyecek başlayayım yazmaya.

Glenn Meade, (bence) hiç de yayınevinin pompaladığı kadar Frederick Forsythe, John le Carre ve Tom Clancy'nin heyecanlı bir karışımı değil.  Neden böyle net bir iddia ortaya attığımı aşağıda yazacağım. Lakin önce kitabın tanıtım yazısına bir bakalım...

Her şeyden önce kitabın '80'li yıllarda geçtiğine dair tek bir gönderme bile yok kitapta. Tarihler 23 Kasım ile 24 Aralık arasında, lakin bilinmeyen bir yıla ait...

Tanıtım yazısındaki ilk cümle: "80'li yıllarda bir eylemci Berlin'deki sokak ortasında vurulur." şeklindeydi.  Berlin'de vurulup öldürülen eylemcinin ismi Dieter Winter'dir ve kitabın (galiba) 91. sayfasında ondan ilk kez söz ediliyor.

"Paraguay'da bir arabanın çarpıp kaçtığı çok geçmeden can verir." cümlesinin devrik haline bakmadan devam edelim.

"Bu ölümlerin birbiriyle bağlantılı olduğuna inanan Gazeteci Rudi Hernandz ise olayı çözemeden korkunç bir cinayete kurban gidecektir. " cümlesinde anlatılan Hernandez'in ölümü 80. sayfada yaşanacak.  Tabi uzun soluklu bir kitabın ilk bölümünün sonundaki olay da tanıtım yazısında yer alabilir ama gel gör ki kitabın tanıtım yazısı ile içeriğinin ilişkisi daha da sorunlu.

Okumamış olanların keyfini kaçırmamak için daha fazla ayrıntı vermeyeceğim.

DİKKAT! BU BÖLÜMDEN SONRASI AĞIR DERECEDE SPOİLER İÇERİR!

Gelelim iddiama. Büyük boy ve 500'e yakın sayfa sayısına rağmen  kitabın 100. sayfasında neyin ne olduğu az çok ortaya çıkmış durumda. Naziler, Güney Amerika, filan diyince akla ilk gelen, kitabın en büyük gizemi olan Hitler'in oğlu oluveriyor zaten.

Üstelik işin içine bir de patlamayan bir nükleer başlık yerleştirince sayfaları arttırmaktan başka bir şey yapmış olmuyorsunuz.

Peki deyiyor mu? Meade'nin ilk baskısı 1994 yılında İngiltere de yapılan kitabı ne yazık ki keçi boynuzu gibi. Uzun uzun dişlemeniz, çiğnemeniz gereken bir tahta parçası. Elde ettiğiniz ise bir damla bal.

Tabii ki kitabın keyfili yerleri var. Okuyanı heyecan dalgası içine alan, bir sonraki sayfayı, bir sonraki sayfayı arka arkaya deviren yerler var elbet. Lakin kitabın geneli böyle değil. Hatta kitabın küçük bir kısmı böyle.

Polisiye'nin merak unsuru içermesi gerektiğini, okuyucunun merakını ayakta tutmak gerektiğinin pek farkında değil gibi yazar. Her ateş edildiğinde "duvara, kara, ağaca, ete saplanan mermiler" metaforu gibi, sık sık başvurulan tekrarlar; Latin Amerika'dan Avrupa'ya şehir şehir gezilmesine rağmen hiç bir yerin havasını tam olarak soluyamamamıza kadar pek çok sorun var kitapta. Almanya ve Kızıl Ordu Fraksiyonu gibi bir malzemenin resmen heder edilmesi var...

Yani? Meade'nin diğer kitaplarını, özellikle Kar Kurdu'nu merak ediyorum. Umarım o da böyle çıkmaz diyerek bitireyim yazımı...

0 yorum:

Yorum Gönder

 

kitaplık cini © 2010

Blogger Templates by Splashy Templates